*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle
Sanatın ve solculuğun ilişkisi uzun yıllardır tartışılan bir konudur. Sanatın politikayla ne kadar iç içe olduğu, sanatın toplumsal sorunlara nasıl katkı sağlayacağı vs. gibi konular zaman zaman kültür-sanat dünyasında gündem olmaktadır. Sanat ve solculuk bir arada incelendiğinde, sanatın tamamen siyasi bir araç olarak kullanılmasını reddeden ya da sanatın politikadan ayrı düşünülemeyeceğini savunan görüşlerle karşılaşabiliriz.
Öncelikle, solculuk ile sanat arasındaki ilişkiyi anlamak için solculuk tanımına bir göz atmak gerekiyor. Solculuk, en basit tanımıyla toplumsal eşitliği ve adaleti savunan bir düşünce akımıdır. Solcu sanatçılar, sanatlarını genellikle toplumsal adaletsizliklere ve siyasal baskılara karşı bir mücadele aracı olarak kullanır. Bu sebeple, solcu sanatçılar genellikle toplumsal sorunlara dair eleştirel bir bakış açısına sahip olurlar.
Bu eleştirel bakış açısı, eleştirel realizm adı verilen ve solcu sanatçıların sıklıkla kullandıkları bir sanat akımını da doğurmuştur. Eleştirel realizm, toplumsal adaletsizlikleri ve yanlışları doğrudan eleştiren bir sanat anlayışıdır. Örnek vermek gerekirse, ABD’deki siyahların haklarına dair yapılan mücadeleleri konu alan “Kalbim Yüzlerce Seni Arıyor” adlı film, eleştirel realizmin en belirgin örneklerinden biridir.
Sanatı politikadan ayrı tutan görüşün yanında sanat ve siyaseti birleştirmenin de savunucuları var. Bu görüşün temsilcileri, sanatın politikadan bağımsız düşünülemeyeceğini, dolayısıyla sanatın bir yararı olabilmesi için politikaya dair görüşler sunması gerektiğini savunuyorlar. Bu yapılanmaların örneği olarak popüler müzik dünyasında solcu ve politik sanatçıların konserlerinde verdiği politik mesajlar, protest şarkıları vs. bu argümanı temsil edebilir.
Elbette, sanat ve siyaset arasındaki ilişki sadece solcu sanatçıların değil, sağcı sanatçıların da gündemindedir. Balkan müziklerini dünyaya tanıtması ile tanınan Goran Bregoviç’in 90’lar Bosna savaşında Bosna-Sırp Cumhuriyeti lideri Radovan Karadiç’in desteğiyle Sırp hükümetinin propagandasını yaptığı öne sürülmüştür. Ayrıca ünlü tenoranda Luciano Pavarotti’nin kısa bir zamanda 3 buçuk milyon dolar kazandığı konser için katıldığı “Vietnam’ın Son Günleri” konseri de istismar olarak görülür.
Sonuç olarak, sanat ve solculuk arasındaki ilişki her zaman tartışılası bir konudur. Sanatın siyasetten bağımsız düşünülemeyeceği görüşüne karşı çıkan ve politikayla bütünleşmekten yan ola duyarlı insanların dünya ülkelerinde gördüğü siyasal baskılara karşı bir mücadele aracı olarak kullandığı da unutulmamalıdır.
Sanatın ve solculuğun ilişkisi uzun yıllardır tartışılan bir konudur. Sanatın politikayla ne kadar iç içe olduğu, sanatın toplumsal sorunlara nasıl katkı sağlayacağı vs. gibi konular zaman zaman kültür-sanat dünyasında gündem olmaktadır. Sanat ve solculuk bir arada incelendiğinde, sanatın tamamen siyasi bir araç olarak kullanılmasını reddeden ya da sanatın politikadan ayrı düşünülemeyeceğini savunan görüşlerle karşılaşabiliriz.
Öncelikle, solculuk ile sanat arasındaki ilişkiyi anlamak için solculuk tanımına bir göz atmak gerekiyor. Solculuk, en basit tanımıyla toplumsal eşitliği ve adaleti savunan bir düşünce akımıdır. Solcu sanatçılar, sanatlarını genellikle toplumsal adaletsizliklere ve siyasal baskılara karşı bir mücadele aracı olarak kullanır. Bu sebeple, solcu sanatçılar genellikle toplumsal sorunlara dair eleştirel bir bakış açısına sahip olurlar.
Bu eleştirel bakış açısı, eleştirel realizm adı verilen ve solcu sanatçıların sıklıkla kullandıkları bir sanat akımını da doğurmuştur. Eleştirel realizm, toplumsal adaletsizlikleri ve yanlışları doğrudan eleştiren bir sanat anlayışıdır. Örnek vermek gerekirse, ABD’deki siyahların haklarına dair yapılan mücadeleleri konu alan “Kalbim Yüzlerce Seni Arıyor” adlı film, eleştirel realizmin en belirgin örneklerinden biridir.
Sanatı politikadan ayrı tutan görüşün yanında sanat ve siyaseti birleştirmenin de savunucuları var. Bu görüşün temsilcileri, sanatın politikadan bağımsız düşünülemeyeceğini, dolayısıyla sanatın bir yararı olabilmesi için politikaya dair görüşler sunması gerektiğini savunuyorlar. Bu yapılanmaların örneği olarak popüler müzik dünyasında solcu ve politik sanatçıların konserlerinde verdiği politik mesajlar, protest şarkıları vs. bu argümanı temsil edebilir.
Elbette, sanat ve siyaset arasındaki ilişki sadece solcu sanatçıların değil, sağcı sanatçıların da gündemindedir. Balkan müziklerini dünyaya tanıtması ile tanınan Goran Bregoviç’in 90’lar Bosna savaşında Bosna-Sırp Cumhuriyeti lideri Radovan Karadiç’in desteğiyle Sırp hükümetinin propagandasını yaptığı öne sürülmüştür. Ayrıca ünlü tenoranda Luciano Pavarotti’nin kısa bir zamanda 3 buçuk milyon dolar kazandığı konser için katıldığı “Vietnam’ın Son Günleri” konseri de istismar olarak görülür.
Sonuç olarak, sanat ve solculuk arasındaki ilişki her zaman tartışılası bir konudur. Sanatın siyasetten bağımsız düşünülemeyeceği görüşüne karşı çıkan ve politikayla bütünleşmekten yan ola duyarlı insanların dünya ülkelerinde gördüğü siyasal baskılara karşı bir mücadele aracı olarak kullandığı da unutulmamalıdır.
*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle